Evrim teorisi çok farklı isimler ile ifade edilebilmektedir. Kimyasal evrim, organik evrim veya biyolojik evim olarak isimler ile evrimin daha kolay anlaşılabileceği düşünülmektedir. Buna göre evrim için şöyle bir açıklama yapabiliriz. Evrim; canlıların nesilden nesle geçen genetik özelliklerin değişimlerin zamanla birikerek türlerin ortaya çıkmasına veya çeşitlenmesine meydan veren doğal bir süreç olmaktadır.
Modern biyolojinin temel kavramlarından biri olan evrim teorisi, bilimsel kanıtlarla desteklenebilmektedir. Teoriye göre yaşamın başlangıcından bugüne kadar her tür, ortak bir atadan türemiştir. Ve türler, ortak seçilim mekanizması doğrultusunda değişiklikleri kendi aralarında meydana getirmiştir. Bunun nedeni türün yaşam konforunu sağlama zorunluğudur. Üremeyi maksimum seviyeye çıkarmak ve konfor alanına kavuşmak adına yıllar içerisinde evrimleşme yaşanır.
İnsanın Evrimi
Latince Homo Sapiens olan insan, evrim teorisi esas alındığında yıllar içerisinde birtakım değişimler yaşamıştır. İnsanın kökenini ve türünü incelediğimizde karşımıza şaşırtıcı sonuçlar çıkar. İnsanın evrimini konu alan ve bunun üzerine çalışma yapan “primatoloji” 1963 yılından itibaren araştırmalarına hız kesmeden devam etmektedir. Primatoloji, maymunların tüm yaşam formları ile onların en eski akrabalarını incelemektedir. Bu incelemeyi ise fosiller üzerinden yürütmektedir.
İlk İnsan
Homo Sapiens türünün ortaya çıkışını anlamamız için 7 milyon yıl öncesine gitmemiz gerekir. Fosil kayıtlarına bakıldığında insanın kökeni, şempanze veya maymun akrabaları ile ortak bir ataya dayanmaktadır. İnsan, hominid ismi verilen insan benzeri primatların ortaya çıkması ile biyolojik yapısına bir nebze yaklaşır.
Australopithecus veya Ardipithecusler hominidlerin gruplarından birkaçıdır. İnsana kısmen yakın olan bu gruplar, evrim teorisi ile 3 milyon yıl içinde değişime uğradılar. Daha sonrasi ise “Homo” cinsinin ortaya çıkmasında kendilerine görev edindiler. Homo türleri içinde homo erectus veya homo neanderthalensis modern insana kısmen benzeyen türler olsa da modern insan, tam 3 milyon yıl sonra kendine gösterecektir.
Latince Homo Sapiens olan modern insan, günümüzden iki yüz bin yıl önce ortaya çıkmıştır. İki yüz bin yıl öncesine kadar insan, daha çok primatlar kategorisinde kendine yer buluyordu. Modern insanın nerede ilk defa ortaya çıktığı konusunda bilim dünyasında keskin çizgiler bulunmamaktadır. Kimileri Afrika’da ortaya çıkıp zamanla diğer kıtalara yayıldığını söyler, kimileri de her kıtada zamanı farklı olmak üzere insanın evrim teorisi ile geliştiğini ifade eder.
Her iki durumda da modern insan Homo Sapiens ilk defa 200.000 yıl önce ortaya çıkmış ve önceki türlerden çok daha farklı donanımlarla karşımıza gelmiştir. Dil kullanımı, karmaşık düşünme yeteneği veya sosyal eylem yürütme gibi çeşitli meziyetler ile donatılmıştır. Anatomik özellikleri incelendiğinde Homo Sapiens, ilk primatlardan çok daha akıllı ve donanımlı bir tür olabilmiştir.
Dünyanın Evrimi
Güneş sistemine en yakın üçüncü gezegen olan dünyamız, yıllar içerisinde pek çok değişime uğramıştır. Evrim teorisi ile bakış açımızı genişlettiğimizde dünyanın, 5 milyar yıl önce oluştuğunu söyleyebiliriz. İnsan türünün milyon yıllar ile evrimleşip geliştiğini düşünürsek 5 milyar yıl gerçekten korkunç bir rakamdır.
Dünya; İlk Oluşum
Dünya için bir evrim sürecini konuşuyorsak o zaman güneş sisteminin oluşumunu da esas almalıyız. Güneş sistemimiz devasa boyuttaki bir gaz veya toz bulutunun yerçekimi etkisiyle çökmesiyle beraber oluşmaya başlamıştır. Hidrojen, helyum ve benzeri gazlar yerçekimi ile sıvılaşmaya başladı. Sıvılaşma ile yoğunlaşan gaz veya toz, öngüne ismi verilen yapı dizilimini meydana getirdi.
Evrim teorisi bakış açısıyla incelersek öngüne yıldız sıkışıp ısınarak termonükleer füzyon reaksiyonlarını oluşturdu. Reaksiyonlar neticesinde güneş sistemimizin temel yapı taşı güneş meydana geldi. Daha sonra güneş etrafında aynı şekilde gaz ve toz bulutu oluşmaya başladı. Bunlar birleşerek daha küçük gezegenleri oluşturdu. Dünya da bu güz ve toz bulutlarının zamanla birleşmesi ve büyümesi sonucu oluşan gezegenlerden birisiydi.
Dünya; Yeryüzünün Meydana Gelişi
Dünyanın çevresinde çeşitli gaz ve toz bulutları bulunuyordu. Bunlar birleşerek malzemeleri oluşturdu. Dünya; metalik, erimiş kayaçlı ve katı dış kabuklu ilk şekline bu sayede sahip oldu. Sert kabuk kırıldı, çarpışmalar ve volkanik tepkimelerin sırası geldi. Biyolojik canlılara evrim teorisi perspektifi ile bakacak olursak volkanik gelişmeler DNA dizilimleri açısından oldukça önemli bir gelişmeydi.
Volkanların, meteor çarpmaların ve lav akışlarının fazla olması sonucu dünyanın havası büyük bir değişim ile karşı karşıya geldi. Dünya ani bir soğuma yaşadı. Zemin aşırı bir şekilde soğudu. Ancak soğuk meteor çarpmasına engel değildi. Meteor çarpışmaları ve su buharı, dünyanın önemli hava katmanlarından biri olan atmosferi meydana getirdi.
Milyon yıllar geçti ve dünya ısınmaya başladı. Çekirdek sıcaklığını gösterdi, güneş yeryüzünü aydınlattı. Buz gezegen artık kabuklarından arındı ve milyon yıl dondurduğu suyu salıverdi. Donan milyar küplük buz eridi ve bugün bildiğimiz okyanusları meydana getirdi. Evrim teorisi ile bakıldığında dünya zemini bu şekilde bugünkü halini aldı.
Canlıların Evrimi
Dünyanın yaşanabilir bir ortama sahip olması ile beraber evren ilk canlılarını yarattı. Bu her bilim adamının hemfikir olduğu bir düşüncedir. Düşünsel ayrım yaşadıkları nokta ise ilk canlının nasıl veya ne şekilde ortaya çıktığıdır. Şu ana kadar kesin bir bilgi ne yazık ki elimize geçmemiştir. Lakin çeşitli hipotezler öne sürülmüştür. En çok savunulan teori, ilk hayvanın süngerler olduğudur.
Süngerler, ilk olarak 800 milyon yıl önce ortaya çıkmıştır. Hücre kümeleri moleküler genetik çalışmalar sonucunda ilk hayvanı ortaya çıkardı. Sünger, dünyada bilinen en eski canlı veya hayvanların başında gelmektedir. Evrim teorisi içinde de süngerlerin büyük bir önemi vardır. Araştırmalar gösteriyor ki şu an ki hayvanların gen dizilimleri ve vücut planlarının oluşumu, süngerlerden gelmektedir.
Kambriyen Patlaması
Kuşkusuz canlılar için en önemli dönem, kambiryen dönemidir. Çünkü günümüzdeki canlı türlerinin pek çoğunun, en azından atalarının, bu dönemde meydana geldiği görüşü yaygındır. Bu dönem ile günümüz hayvanları şimdiki haline gelebilmiştir. Buradaki patlama kavramına çok takılmamak gerekir. Patlama, canlı türlerindeki artışı betimlemek için tercih edilen bir kelime olmuştur.
Dünya tarihi ile kıyasla çok az bir süreye tekabül eden kambiryen dönemi, canlıların evrim teorisi baz alındığında es geçilemez. Bu döneme kadar oluşan canlıların neredeyse hepsi tek hücreliydi. Fakat kambiryen dönemi ile bitki, hayvan veya mantar çeşitleri hızla artmaya başladı. Bilim adamları bunun sebebini dünyanın daha yaşanabilir bir kara parçası olmasına bağlamıştır.
Yaşamın Zaman Çizelgesi
Dünya 8 milyar yıl önce oluştu. Buzul çağı, meteor yağmurları ve volkanik tepkimeler derken yaşanabilir bir yer haline geldi. Daha sonra tek hücreli yaşam formu kendini gösterdi. Arkeen denilen bu zamanda oksijen dünyayı sardı ve pongola buzullaşması kendisini takip etti. Arkeen döneminin sonu proterozoyik döneminin başında atmosferik oksijen dünyada belirdi.
Evrim teorisi kendisini gösterdi ve atmosferik oksijen yeni canlıların oluşumuna zemin hazırladı. Ökaryotlar ile çok hücreli yaşam formları oluştu. Çok hücreli yaşam ilk bitkileri, ilk hayvanları beraberinde getirdi. Kambiryen patlaması şaşandı ve dinozorlara gelene kadar pek çok canlı türünün atası oluştu. Dinozorların hükmü sona erirken dünya memelilere teslim oldu.